267 sonuçtan 1-24 arası gösteriliyorEn yeniye göre sıralandı
Zühre – Zeynep Batımor
₺200,00
Gökyüzünde bir kuş belirdi Süzülerek yeryüzüne indi ve ağır ağır içeri girdi. Zühre'nin vakti gelmişti. Ruhu, o kuşla birlikte göğe doğru, sonsuzluğa ve özgürlüğe kanat açmak üzereydi. Tam o anda, Umay Ananın sesi kalbinin en derinlerinden yükseldi: Sen sözünde durdun, Zühre. Artık bana ihtiyaç duyduğunda, beni kalbinin içinde bulacaksın. Çünkü sen, içindeki gücü ve ışığı keşfettin. Şimdi senin asıl yolculuğun başlıyor. Bu ses, bir annenin şefkati kadar yumuşak, bir toprağın sükûneti kadar derindi. * Bu kitap; kadim bir inançla, kadınlığın gücüyle, anneliğin sezgisiyle ve kalbin derinliklerinden gelen sesle örülmüş bir ruhsal uyanış hikâyesidir. * Zühre'nin yolculuğunda belki kendinizi, belki kendi Umay Ananızı bulacaksınız
Kirli İyilik – Umut – Salih Kuvvetliışık
₺400,00
Yiğit, yılbaşı gecesinde kaderiyle yüzleşti. Yağmurlu bir yolda karşısına çıkan genç kıza yardım etmek, onun için sıradan bir iyilikti. Ama bu iyilik, zincirleme felaketlerin kapısını aralayacak, geçmişin acılarını, bugünün gölgeleriyle yüzleştirecekti. Kimi zaman yardım eli uzatmak, bıçak saplamaktan farksızdır. Umutla başlayan bu hikâye, karanlık bir sona doğru ilerliyor. Ve bu daha başlangıç...
Ben Hangi Ben’im? – Zeynep Batımor
₺200,00
Bazı sorular vardır, sessizce içimize düşer. Cevabı yoktur belki, ama sormadan da yaşayamayız: Ben hangi benim? O gülümseyen çocuk mu? Uykusuz bir annenin yorgun bakışı mı? Kalabalıklarda kaybolan, yalnızlıklarda kendini bulan o kırık ses mi? Bu kitap, kalbinin kıyısında unuttuğun seni bulma yolculuğu. Maskelerin ardındaki yüzü, bastırılmış duyguların sesini, içindeki çocuğun sessiz çığlığını duymaya hazır mısın? Bu kitap bir hesaplaşma değil, bir yüzleşme. Aynalara değil, kalbinin en derin yerine bakmaya cesareti olanlar için... Zamanın tozlu aynalarında silinen benliklerin izini süren bir kadının içsel dönüşüm hikâyesi.
Karlı Dağın Kralı – Bayram Alacatlı
₺310,00
Osman oturmaya çalıştı ama bacakları vücudunun ağırlığını güç bela tutuyordu. Uzun uğraşlardan sonra azıcıkta olsa doğrulmayı başarmıştı. Sonra dirseklerini yere dayayarak kollarından güç almaya çalıştı. Kollarının üzerine yük binince kol adaleleri kasılmaya ve titremeye başladı. Doğrulmak için son bir hamle yapınca başı dönmeye ve midesi bulanmaya başladı, sendeleyerek tekrar yere düştü. Titreyen elleriyle yem kurununun kenarına tutunmaya çalıştı. Tabanla tavan sanki yer değiştirmiş ikisinin arasına sıkışıp kalmıştı. Dakikalar sonra uyanır gibi oldu. Her şeyi hatırlıyordu ya da hatırladığını sanıyordu. Bedeninin gidemediği yerlere zihni gidiyordu. Zihni gidemediği yerlere gitse de kafasının arkasındaki ağrı olduğu yerde duruyordu. Olduğu yerde duran sadece ağrı da değildi, tam karşısında süt kadar beyaz oldukça iri bir kurt gözlerini dikmiş onu izliyordu. Ayağa kalkarsa kurdun kendisini savunmak için saldıracağını biliyordu, yerinden kımıldamazsa ahırdaki bütün hayvanlarının kurtlar tarafından parçalanacağını da biliyordu. Ellerini zeminde gezdirerek yere düşürdüğü tüfeğini bulmaya çalıştı. Ama tüfek çevresinde değildi, beklemenin ona bir şey kazandırmayacağını düşünerek doğrulmaya çalıştı, onun hareket ettiğini gören beyaz kurtta ok gibi yerinden fırladı. Osman vücuduna saplanacak olan kurdun iri dişlerini görmemek için gözlerini kapattı.
Küçük Gözler Büyük Hikayeler – Sevgi Başaran
₺300,00
Kara Bahtım – Hüsna Kar
₺150,00
Farklılıklarımız bedenseldi, engeli siz koydunuz... Genç yazar Hüsna Karın otuz yıllık yazgısına tanıklık edeceğimiz bu kitap, farkındalığımızı artıracak etkileyici bir eserdir. Yazar, kendi hayat hikâyesinden yola çıkarak kaleme aldığı bu eserinde, birçok özel gereksinimli bireyin sesi olmayı başarmaktadır. Kitabı okuduktan sonra artık eskisi gibi olmayacaksınız. Toplumdaki duyarsızlık ve anlayışsızlığı kendi gözünden anlatan yazar, sevgiyle iyileşen ve güzelleşen dünyasının kokusunu okuyucuya buram buram hissettirmektedir.
Kayıp Krallık Larimar’ın Mirası – Eda Ekşi
₺150,00
Defne, bir sabah deniz kıyısında bulduğu gizemli taşla hayatının değişeceğini bilmiyordu. Rüyalarında beliren deniz prensesi Maya, karanlık suların ardındaki eski bir krallığın fısıltılarını getiriyordu. Abisi Toprak'la birlikte, sırlarla dolu bir harita, büyülü bir kolye ve karanlık planlar peşindeki zalim Miranthus'un gölgesinde, soluksuz bir maceraya atıldılar. Larimar Krallığı'nın kaderi, artık onların ellerindeydi. Dostluk, cesaret ve kalbin derinliklerinden gelen bir çağrıyla örülmüş bu hikâyede, siz de okyanusun gizemli kapılarını aralayacaksınız.
Alaska Su Değirmeni Projesi – Mustafa Rüzgar
₺167,00
Alaska, karla örtülü dağları, sonsuz sessizliği ve dokunulmamış doğasıyla hayalin ham halidir. İnsan eliyle şekillenmemiş o topraklar, bana hep şu soruyu sordurdu: Gerçekten dokunulmamış bir hayal kurabilir miyiz?. Ve cevabı yine orada buldum: Evet, ama önce içimizdeki Alaska'yı keşfetmeliyiz. Her babanın, her annenin yüreğinde bir "Alaska" vardır. Kimi zaman bastırılmış bir hayal, kimi zaman ertelediği bir yolculuk, kimi zaman da çocukları için en iyisini isterken kurduğu görünmez bir dünya. Biz bu kitapla birlikte o görünmeyeni görünür kılmak istiyoruz. Alaska, artık bir coğrafyadan ibaret değil, bir vizyonun simgesi. Çünkü bu kitap, donmuş topraklarda filizlenen sıcacık bir tohumu anlatıyor. Buzların arasında doğan bir su değirmenini. Sessizce akan ama etkileyici bir çağlayanı. Ve en çok da şunu: Hayal kurmak için sıcak bir yer arıyorsan, önce kendi içinin soğuğunu çözmelisin.
Huzur Edebiyatı – M. Ali Aslan
₺250,00
Ah şu farkındalık. O meşhur o ünlü yazarların kitaplarda bolca üstünden geçtiği farkındalık. Kiminin insan için en büyük ceza dediği kiminin en büyük ödül dediği kiminin zehir dediği kiminin şifa dediği farkındalık. Ne zehir ne şifa. Her şeyde olduğu gibi onun da dengesinde huzur olan farkındalık...
Fedai – Mehmet Doğrusöz
₺190,00
İÇİMDE BİR BUHRAN, MATEMİM YÜREĞİMİ KANATAN. Yüreğimde kırık dökük bir sevda, Her anı, her saniyesi hüzün ve umut. Bir gün döner mi diye beklediğim o gözler, Beni alıp götüren bir hayalin derinliği. Bu kitabın sayfaları, kaybolmuş bir aşkın yankısıdır. Yalnızlık ve aşk, bu kitapta bir araya geliyor. Kalbinde kırık dökük bir sevda taşıyan bir insanın içsel yolculuğuna tanıklık edeceksiniz. Her sayfasında, gözlerindeki özlemi, yüreğindeki sızıları Ve kaybolan bir sevdanın izlerini bulacaksınız. Gönlün derinliklerinden gelen bir fırtına, Yavaşça durulup yerini bir umut ışığına bırakacak.
Bir Kelebeğin Gözünden – Banu Akman
₺225,00
Banu Akmanın şiirleri bizi bize açıyor: Ben derken aslında seni, onu, onları ,sizi kastediyor ya da diğer tüm zamir kullanımlarında algıyı bene yönlendiriyor. Bireyi toplumda, toplumu bireyde eşzamanlı gören ve hiçbir türlü dayatmaya olanak tanımayan bir kavrayışın dışavurumları olan dizelerle örüyor kendi deneyimlerini. Hüzünden mutluluğa, yalnızlık hissinden birliktelik şuur ve neşesine, acı ve kederden inanç ve dirence, insan varoluşunun tüm kuşatıcı kavramlarını en uç noktalarına vardırarak dilsel ifade boyutuna getiriyor. Tamamen yaşanmışlıktan, deneyimlenmişlikten süzülen dizeler olduğu, ilk okuyuşta kendini hemen belli ediyor. İçtenliği ile bizi içten sarıyor... İçgörü, öngörü, sezi, önsezi, tevazu, evrensel insan bakışı, akıl verici olmayan içsel bilgelik ve insanî kuşatıcılığın şiir dili ile karşımızda duruşu böyle karşılıyor bizleri...
Yaşamın İzinde Edebiyat – Fırat Kasap
₺170,00
Yazar Fırat Kasap, kaleme aldığı denemelerde dünden bugüne bir edebiyat panoraması çiziyor. Tabi bunu edebiyat ve folklor yaşamın kendisidir diyerek yapıyor. Öğretmenlik yaşamı boyunca edebiyat dergilerinde yazdığı her yazıyla pişen ve olgunlaşan yazar, edebiyat anılarına da değiniyor. Aslında her yazı karanlıkları aydınlatan bir fenerdir. Anadolu folkloru bir türküyle, masalla ya da söylenceyle kitapta karşınıza çıkar. Yazılarında Sait Faik ve Hemingway izleri göreceğiniz Fırat Kasap, bu eseriyle belleklerde unutulmaz izler bırakacaktır.
Okul Görmüş Öyküler – İsmail Okutan
₺150,00
O gün sabah elinde bir demet çiçekle okula geldi Asmin. Beni görünce gelip sarıldı. Babaannesi arkasından bakıyordu. Elindeki kocaman çiçeği gizlemek istiyormuş gibi yana doğru tuttu. "Hoş geldin kızım. Bu çiçeği kime getirdin," dedim onu severek. "Öğretmenime getirdim müdürüm, dedi, ardından ekledi hemen. Üzülme, sana da getireceğim müdürüm," dedi, gülümseyerek sınıfına geçti. İkinci teneffüste gelen gürültülere bakmak için sınıfına gittim. "Çocuklar sizinle ne konuşmuştuk, unuttunuz mu, bu kadar gürültü nedir, neden çığlık atıyorsunuz, merak ediyorum ben, ne oldu acaba?" dedim. "Öğretmenim sen de aynı benim gibisin," dedi Asmin. "Okuduğun bir şeyi unutmuyorsun hiç." Bir kalbim vardı bu okula geldiğim zaman. Şimdi mitoz bölünmeyle çoğaldı, çoğaldı, onlarca, yüzlerce kalbim oldu. Çocuk sevgisiyle beslendi. Büyüdü, büyüdü, kocaman oldu, yüzlerce kalp oldu içimde okul yolunda.
Zamanın İçindekiler – Kemal Taşdemir
₺130,00
Bu kitapta, sayfalar arasında ilerledikçe, İkinci Dünya Savaşının iki sevgilinin kaderine nasıl dokunduğuna tanık olacak; Hint Okyanusunda çarpışan bir savaş gemisinde, kaptanın verdiği söz uğruna gösterdiği çabaları hissedeceksiniz. Sizi Sokrates'in mahkemesine, felsefenin kalbine götüreceğim. Atina sokaklarında sessizce dolaşacak, filozofun yanında duran gizemli renkle tanışacaksınız. Ardından 13. yüzyıl Japonya'sına uzanacak, oradan bir Samurayın içsel mücadelesine ve Japonya'nın çalkantılı dönemlerine geçeceksiniz. Bazen bir mevsimin kişiliğine bürünüp sonbaharın hüznüyle insan ruhunu gözlemleyecek, bazen bir fabrikada Ahmet adlı bir işçinin dünyasına konuk olacaksınız. Ailesi, toplumu ve içsel sorgulamalarıyla Ahmet'in hikâyesi, hepimize ayna tutacak. Çöl yollarında Yusuf'un izini sürecek, kervanlarla yol alacak, geçmişin anılarında kaybolacaksınız. Ve sonra, Einstein'ın zihnine, tarihsel gerçekliğe bağlı kalarak ama duyguların kurgusal tınısıyla dokunacaksınız. Bilimin ve insan ruhunun kesiştiği o eşsiz noktada durup düşüneceksiniz. Son sayfalarda ise tamamlanmamış bir hikâyeyi, sizin hayal gücünüzle tamamlamak üzere bırakacağım. Çünkü bazı öyküler yalnızca anlatılmaz; yaşanır, hissedilir ve yazılır.
Tek Zaman – Semra Aksoy
₺360,00
2136 Büyük Bilinç Sıçramasından sadece yüz sene sonra, Gezegenin başka köşeleri gibi Türkiyenin Ankara şehri de işaretleri okuyabilenler için öngörülebilir bir değişimin eşiğindedir. Sıçramadan sonra bütünüyle huzurun ve barışın hâkim olduğu Dünya, zamanın ve mekanın neredeyse- dağılıp yok olacağı bir geleceğe doğru savrulmaktadır. Topluluk sağduyusunu kaybetmese de yenilik ve değişimin yarattığı heyecan, belirsizliği ortadan kaldırmaya yetecek mi? Zaman-boyut algısının yeniden ve tamamen değişmesi; insan doğasını değiştirecek mi? Yoksa öz hep aynı mı kalacak? Tıpkı yaratılışta olduğu gibi...
Ben Duymadan – Sabahattin Tenikeci
₺360,00
Sevdiğimiz birini kaybettiğimizde mezarını önemseriz. Çiçeklerle süsleriz, temizler özen gösterir, dua ederiz. Çocuklarımızı alıştırırız ziyaretlere, sonrada onlar çocuklarını götürmeye çalışır, ziyaretler azalır. Derken üç dört nesil geçer, bir bakmışsınız artık kimse uğramaz, bakımsız hale gelmeye başlar. Üzerindeki çiçekler solar, sonra unutulur gider. Yanından geçenlerin gözü takılır mezardaki isme, okur ama bilemez kim olduğunu. Kabri artık yalnızdır. Unutulup gidilmesine aldırış etmeden biz de yazarız. En derin duygularımızla kendimizi anlatmaya çalışırız. Belki bir gün anne ve kızın hastalıklara karşı gösterdikleri sevgi dolu mücadeleleri bir uçak yolculuğu yapılırken, dünyanın en ücra köşesinde bir deniz kıyısında veya kalabalık bir şehrin tam ortasında hatırlanır.
Geçmiş Geleceğin Aynasıdır – Muhammet Koral
₺180,00
Bugün insanlık bir buhran yaşamakta ve izleyeceği yol konusunda yaptığı yanlış tercihler sebebiyle hedefsiz ve amaçsız kalmanın ortaya çıkardığı tarifsiz acılarla kıvranmaktadır. Hâlbuki aklı başında olan her insan bugünü değerlendirmenin geçmişi bilmekten geçtiğini bilir ve tarihin kendisi için bir ders olduğu bilinciyle tarih tekerrürden ibarettir ifadesini anlamaya ve kavramaya çaba sarf eder. Tekerrür eden hayatın yansıması olan insanlık tarihinin tozlu sayfalarına baktığımızda, yaşadığımız dini, ahlâkî ve ekonomik çöküntünün temelinde Rabbimizin hayatımızı düzenleyen emirlerine karşı takındığımız tavrın yaşantımıza yansıyan olumsuz sonuçlarının olduğunu görürüz. Kendisini var eden Rabbine karşı bu kadar isyankâr olan insana karşı yaratıcımız olan yüce Allah, başımıza gelmesi muhtemel belaları önceden anlayıp tedbir almamız için yüce kitabında birçok örnek ortaya koyar. Kerim kitabımızda ve Allah Resulünün ifadelerinde geçen bu yaşanmışlıklara çoğumuz hikâye diye baksak da aslında her biri bizim için kıssadan hissedir. Her ne kadar bizler yaşadığımız hayatın içinde ortaya koyduğumuz amellerimiz ile bu gerçeklere karşı kör olmayı tercih etsek de, Rabbimizin geçmişte var ettiği gerçekler ve bizim için ortaya koyacağı hükümler asla değişmeyecektir.
Keloğlan ile Altın Saçlı Kız – Şaziye İnceler Ekici
₺130,00
Masalların çocukların zihinsel, duygusal, sosyal ve ahlâkî gelişmeleri için gerekli bir araç oldukları pedagoglar tarafından belirtilmiştir. Aynı zamanda Masallar çocukların dil gelişimi, hayal kurma becerisi, bilişsel gelişimleri, kültürel aktarımları, problem çözme becerileri, okuma sevgisi ve alışkanlığı kazanmaları bakımından çok önemlidir. Bu kitaptaki Keloğlan masalı tipik bir Türk masalı olma özelliği taşımaktadır. İyi niyetli insanların yaşadıkları zorluklara rağmen hedeflerine ulaşabildikleri anlatılır. Ayrıca Grim Kardeşlerin masallarının bilindiği ve okunduğu Alman halkına Türk kültürünün bir aktarımı olarak bu masal Almancaya tercüme edildi. Keyifli okumalar dileriz. * Pädagogen betonen, dass Märchen ein notwendiges Instrument für die geistige, emotionale, soziale und moralische Entwicklung von Kindern sind. Gleichzeitig sind Märchen sehr wichtig für die Sprachentwicklung der Kinder, ihre Vorstellungskraft, ihre kognitive Entwicklung, die kulturelle Übertragung, ihre Problemlösungsfähigkeiten sowie für die Entwicklung von Lesefreude und Lesegewohnheiten. Das Keloğlan-Märchen in diesem Buch trägt die Züge eines typisch türkischen Märchens. Es wird erzählt, wie gutherzige Menschen trotz der Schwierigkeiten, die sie erleben, ihre Ziele erreichen können. Ich habe dieses Märchen außerdem als eine Übertragung der türkischen Kultur an das deutsche Volk übersetzt, dem die Märchen der Brüder Grimm bekannt sind und die diese liest. Viel Spaß beim lesen.
Gurbetin Kızı – Kadriye Ramsaier
₺360,00
Gurbet, yeryüzündeki bütün sözlüklerde geçen en acı kelime. O öyle bir ateştir ki o yangını ne sağanak yağmurlar ne de sicim sicim akan gözyaşları söndürebilir. Bazen de hayallerimize saplanan paslı bir hançer olur. Hiçbir doktor onu çıkaramaz. Kimi içinde taşır gurbeti, kimini de gurbet sürükler içine. Şairin de dediği gibi Ben gurbette değilim / Gurbet benim içimde. Gurbetin kızı, Kadriye Ramsaeir'in gurbet kokulu kaleminden çıkan, bizi iç yangınlara sürükleyen etkileyici bir roman. Yazar; yalın, sade, sıcak anlatımıyla sanki bizi bavulunda gurbet ellere götürüyor. Bu romanı okurken Gurbetin Kızı Melike ile birlikte gurbet ellerde içinizdeki fay hatlarını saklamaya çalışacaksınız zoraki gülüşlerinizin ardına. Gözyaşlarımızı onun hikâyesine katık yapıp gurbetin düşlerinize vurduğu zincirini kırmaya çalışacaksınız. Gurbetin Kızı, bizim kızımız Ve yangın, hepimizin içinde. İyi okumalar.
Evim Neresi – Kadriye Ramsaier
₺230,00
Hayatta en anlamlı yolculuk, insanın kendine dönüşüdür. Dışarıda aradığımız pek çok şeyin cevabı, aslında içimizde saklıdır. Evim Neresi, kalpten kalbe uzanan, sevgiyle yazılmış bir içsel keşif yolculuğudur. Bu kitap, sana kendini hatırlatmak için yazıldı. Kendini unuttuğun anlarda, yeniden bulman için. Yorulduğunda, yanında yürüyen bir dost gibi hissettirmek için. Her sayfası "Yalnız değilsin." diyor. Her cümlesi "Sen değerlisin." diye fısıldıyor. Çünkü gerçek ev; huzur bulduğun, kendinle barıştığın, sevgiyle baktığın o içsel alandır.
Günahsızlar Ordusu – Tuğçe Var
₺400,00
İlkbaharın narin elleriyle açan açelya, Alinin gerçek aşkının, en büyük tutkusunun, yoğun sevgisinin temsiliydi. O geceden sonra âşık olduğu adamın imkânsızlığı olmuştu. Açelya Sezen Arslankara, Ali Aslankara'nın babası Bahtiyar Aslankara'nın katiliydi. Derinlere saklanan sırlar, eski bir sandığın içinde kilitlenmişti ve o kilit, Nazan Semizin gelişiyle yavaşça dönmeye başladı. Ali Arslankara, babasının cesedine kavuşamadan akıl hastanesine kapatıldığında kendine bir söz verdi: İlkbahar çiçeklerinden nefret edecekti lakin Eftal, ilkbahar çiçeği tabirini sevmezdi çünkü Açelya onun gözünde bir bahar çiçeği değil, karanlığın güzelliğiydi. İlk gün dedikleri gibi, "Anca beraber, kanca beraberdi." Açelya'nın suçunu itiraf etmesine izin vermeyen birileri, Bahtiyar Arslankara'nın ise büyük bir derdi vardı. Geride kalanlar, Ali'nin bir nebze daha zarar görmesine katlanamazdı. Dört yıl evvel olanlar, bugünü yaşatıyor, bugün geleceği öldürüyordu. Kimlerin ölü gelecekten sağ çıkacağı meçhuldü. Tek bilinen, Açelya'nın günahsızlar ordusunun emekli albayı olduğuydu. Bu ordunun herkesi yıkacağı, yakacağı, yok edeceği oldukça açıktı.
Parçalanan Zamanın İzleri – Kemal Taşdemir
₺180,00
Tüm zamanlarda aranmış bir insanî sır, Bulunması imkânsız bir hazine gibi. Ölümü düşledikçe hisseder zamanı, Ölümdür zamanın anlamı, sanatı. Her devirde bir alem gömersin, Büyüsünü kaybetmez gene de sürersin. Ne müşkül ki içinde az bulunur saadet, Gelirse belki biraz da bize kısmet. Yoktur elinden kurtulan bir fani, Bakilik bile senle düşünülür bir haldir. Ne mesel ne de bir andasın, İnsanlığın asıl tarihini yazmaktasın.Senden ayrılmanın zorluğuna, İnsanoğlu lügatinde ölüm der. Senden geriye kalanlar ve sen de olanlar, Her daim özlem ile anılırlar.
Aşikar – Erkam Yıldırım
₺135,00
Medeniyetin mevcudiyet bulduğu bir mağaradan zuhur eden şuleler, kulların elleriyle çizilen ufukların sınırlarını alıp fezalara taşır. Yani Hirada yanan meşale ile yükselen ışıkların zerreleri ve dahi çağları deviren efkârın zürriyetleri, ünsiyetleri ve işitilen nidaların musikisi içinde; kalp ile bütünleşen tufanın ardından ruhun derinliğinde, dingin ve engin bir okyanusa açılan bir yelkenin cesaretini yüklenmek elbetteki Olimpos dağlarının çocuklarına değil Hira mağarasının evlatlarınadır.
Sesimi Duyan Var mı? – Esra Reis
₺180,00
Mavi burkaların içinde dolanan, yüzünün dahi görünmediği kadınlar toprak sıvalı dükkânlarda satılan rengârenk taşlardan yapılan takıları takarlar boyunlarına bileklerine... Burkalar kalktığında havaya Afgan kadınlarının, tüm vücuduna donanmış rengârenk takıları, halhalları, gözlerindeki sürmeleri, ellerindeki kınaları kadın olmanın coşkulu çığlıklarını atar, baskıcı düzene inat rengârenk gökkuşağını doğurur kadınlığının. Zordur bu coğrafyada kadın olmak çocuk olmak. Hayalleri alınmıştır ellerinden susturulmuştur gönülleri... Siz hiç sessizliğin çığlığını duydunuz mu, avaz avaz bağıran kör kuyu sessizliğin... Hiç susmayan feryat figan bağıran o kara sessizliğin çığlıklarını? Ben duydum... Cehalet girdabına sürüklenmiş, düşünmeleri sorgulamaları engellenmiş insanların sesleriyle her yan sessiz çığlıklar içindeydi. Konuşan sadece titreyen gözlerdi... Okumaz, eğitim göremez denilen gençlerin, kız çocuklarının yüzünü güneşe dönme mücadelesiydi bu. Aydınlığa, bilime sevdalanan kız çocuklarının ölüm ile dans edercesine rengârenk çiçek açmasıydı, çorak toprakları delip yarınlarının ilim ışığında parlaması uğruna verilen gerçek bir yaşam hikâyesiydi.
Daha fazla ürün yükle
Yükleniyor...